Mehmet Eymür 1970’li yıllardan bugüne kadar Türkiye’de isminden pek çok kez bahsettiren bir isim kendisi. Bir dönemin istihbaratının ağababası.
Yazdığı yazılar ve yaptığı açıklamalarla hep gündemde oldu. Türkiye’nin yakın siyasi tarihine damgasını vurmuş bir isim. Yıldızının pek barışmadığı adaşı diğer Mehmet (Mehmet Ağar) ile olan kavgasında başrol oyuncusu. Bu yazının konusu eski istihbaratçı ve devlet adamı olan Mehmet Eymür’ün ta kendisi.
Asker Bir Aile
Mehmet Eymür 5 Eylül 1943 tarihinde İstanbul’da gözlerini açar. Mehmet Eymür’ün babası Mazhar Eymür. Dedesi ve babası eski asker. 49 yaşında kadar üniforma giyen baba Mazhar Eymür Albay rütbesinden emekli olmuştur. Subaylığın yanı sıra istihbaratçı kimliği de bulunan Mazhar Eymür MİT’te de çalışmıştır. Lise eğitimini Ankara TED Koleji’nde tamamlayan Mehmet Eymür, İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nde eğitimine devam etti. Henüz 1965 senesinde genç bir üniversite öğrencisiyken MİT adına çalışmaya başladı. Öğrenci kadrosundan istihdam edilip takip memuru olarak görev yapmaya, MİT adına belge ve bilgi toplamaya çalıştı.
9 Mart 1971 darbe teşebbüsünden sonra 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Tütün ile tanıştı ve Tütün emrinde görev almaya başladı. Tütün’ün emrinde görev alırken Hiram Abas ile yakın çalışma arkadaşlığı kurmaya başladı. Başarıları onu 1975 yılında Ankara MİT Bölge Dairesi Başkanlığı Takip Şubesine Müdür olarak atanmasını sağladı. Takvimler 1980’i gösterdiğinde Bulgaristan’a yollandı. Orada 2 sene kaldıktan sonra dönemin devlet başkanı Kenan Evren’in damadı Erkan Gürvit onu İstanbul’a çağırdı ve Asala Terör Örgütü’ne karşı görevlendirdi. İlerleyen yıllarda televizyonlarda verdiği röportajlarda Abdullah Çatlı ve ekibinin Asala’yı bitirdi iddialarını yalanlamış, aksine Asala ile mücadelede başarısız olduklarını dile getirmişti. Verdiği beyanatlarda Eymür, Çatlı ve ekibinin Fransa’da bir mezarlıktaki anıta bomba koymaktan başka bir iş yapamadıklarını söylemiş ve Çatlı’nın Avrupa’da uyuşturucu işine girdiğini belirtmişti. Abdullah Çatlı’nın kurduğu ekip ile beraber Nuri Gündeş ile bağlantılı işlere giriştiğini öğrenen Eymür, Çatlı’yı defalarca kez uyardığını kullanıldığını söylemiş, Çatlı’dan aldığı yanıt ise ”Ben de onları kullanıyorum” şeklinde olmuştur.
Mafya-Devlet El Ele
Mehmet Eymür’e göre ise bir diğer grup MİT elemanı Sabah Ketene’nin Kerküklü Türkmen elemanları idi. Eymür bu grubun elemanlarının Kuzey Avrupa ülkelerinde aktif olduklarını belirtmiş ve bu grubunda ses getirici bir eylem yapamadığını ancak Çatlı’nın ekibine nazaran daha güvenilir olduklarını belirtmiştir. Eymür’ün aktardığı bir diğer anektod ise o tarihlerde Asala’nın merkezinin Beyrut’ta olduğudur. Hiram Abas ve emrindeki personel Asala’ya karşı o kadar şiddetli bir çatışmaya girmiştir ki Asala o günden sonra merkezini Yunanistan’a taşımak zorunda kalmıştır. Abas ve ekibinin tek tek Asala militanları imha ettiğini söyleyen Eymür, Asala’ya asıl darbeyi indirenlerin bu operasyonlar olduğunu söylemiştir.
Babalar Operasyonu
O tarihlerde terörle iç içe olan bir alan daha vardı. Kaçakçılık. Devlet yetkilileri koordineli bir biçimde kaçakçılığa karşı operasyon tuşuna bastı. Türkiye’de bulunan Mehmet Eymür Mardin MİT Bölge Başkanlığına atandı ardından da Ankara’da Kontrespiyonaj Dairesi içinde kurulan Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne başkan yardımcısı olarak tayin edildi. Genelkurmay Başkanlığından alınan izin ile birlikte Eymür, 1984 yılında Babalar Operasyonu’nu başlattı. Bu operasyondaki başarıları sayesinde basında adından sıkça söz ettiren Mehmet Eymür; Dündar Kılıç, Behçet Cantürk, Vahit Kaynar, Abuzer Uğurlu gibi isimleri tek tek gözaltına aldırdı. Türk mafya-kabadayı alemine indirdiği darbe ile bu baba geçinenleri tek tek sorgulattırdı ve sıkı yönetim mahkemelerine sevk ettirdi. Bu operasyonlar Eymür’ün başarısına daha çok başarı kattı ama bu keyif fazla uzun sürmedi.
İki Mehmetin Kavgası
80’li yılların sonu ve 90’lı yılların tamamında MİT ve Emniyet Teşkilatı arasında ciddi bir çekişme ve rekabet vardı. Farklı iki rakip teşkilatta bulunan iki Mehmet de başroldeydi. Biri MİT’deki Mehmet Eymür, diğeri Emniyetteki Mehmet Ağar. Eski dostlar şimdi düşman olma sürecine yavaş yavaş giriyorlardı. Mehmet Eymür verdiği bir röportajda Mehmet Ağar için şu ifadeleri kullanmıştı; ”Aslında benim aram Mehmet Ağar ile ilk tanıştığımız zaman iyiydi. Ben o zamanlar Ankara’da yaşıyordum ve bekardım. Ağar ne zaman Ankara’ya gelse benim dairemde kalırdı. Onu otele yollamazdım. Kendisine çok nasihat verdim. Benden yaşça da küçüktür. Yanlış yapıyorsun, yanlış insanlarla geziyorsun dedim. E ne var başbakan da geziyor dedi. O siyasi adam, sen polis müdürüsün dedim ama Mehmet dinlemedi. Onun bir sürü kaçak göçek başka ilişkileri vardı. Kaçakçılar maçakçılar bilmem neler. Yavaş yavaş ondan uzaklaşmaya başladım, bilerek bazen arayı bozuyordum ki beni bir daha aramasın diye.”
17 Kasım 1987 yılında Mehmet Eymür, üst düzey bakan bürokrat siyasetçi ve emniyet mensuplarının mafya ile ilişkisini ortaya çıkaran bir rapor hazırladı ve Turgut Özal’a bizzat eliyle teslim etti. Bu rapor Birinci MİT Raporu olarak basın dünyasında ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Gizli kalması ve basına sızmaması gereken bu rapor 7 Şubat 1988 yılında nasıl olduysa basına sızdırıldı. Eymür’ün hazırladığı Yeraltı-Polis-Kamu Görevlileri başlıklı raporda Orgeneral Necdet Üruğ’un da adı geçmekteydi. Raporda Üruğ’un, Sheraton Otel’de sanatçı Emel Sayın ile beraber kaldığı yazmaktaydı. Rapor basına sızdıktan sonra Necdet Üruğ dava açtı ve o günün parasıyla tam 40 milyon TL tazminat kazandı.
O dönemlerde devleti yöneten kadrolar içinde bir kavga vardı. TSK içerisinde Necdet Üruğ’un etkili olduğu askeri kanat ABD ve destekçisi Turgut Özal’ın Irak’a askeri müdahale projesine şiddetle karşı çıkmaktaydı. Özal ve ABD, Türkiye’nin Irak’a girmesinden yanaydı. Fakat TSK bunu istemiyordu. Özal ile Demirel’in kavgası iktidar değişikliğine doğru giden süreci hızlandırıyordu. MİT’i yöneten Hiram Abas ve Mehmet Eymür ile İstanbul Emniyetinin arası da epeyce açılmıştı. Mehmet Eymür, Birinci MİT Raporunun basına sızdırılmasından sonra istifaya zorlandı hatta Hiram Abas bile Eymür’ü yaptığı bu hatadan dolayı ilk kez eleştirmişti.
Eymür daha sonraları yine MİT’ten temasta olduğu Korkut Eken ile Antalya’da buz üretimi işine girdi ama bu işte kurdukları ortaklığın ömrü sadece 5 yıl oldu. Tansu Çillerin Başbakan oluşunun ardından 1993 senesinde Mehmet Eymür Çiller’in saflarında yer aldı. Çiller’in himayesine girdikten sonra 1994 yılında Özel İstihbarat Dairesi Başkanlığına atanan Eymür, bu görevin ardından Operasyon Dairesi Başkanı oldu. Burada MİT’in bir numaralı ismi Şenkal Atasagun’un yardımcılığını yaptı. Yani artık Eymür MİT’in iki numarasıydı. Bu görevinden sonra ise Çiller’in emriyle kurulan MİT’in Terörle Mücadele Şubesi’ne geçiş yaparak bir çok eyleme imza attı. Bu dönemde Yeşil ile çalıştığını söyleyen Eymür, Yeşil için cesaretli bir adamdı ifadelerini kullanmıştır.
Yine bazı televizyon kanallarına verdiği röportajlarda görevi boyunca işkencelerde bulunduğunu itiraf edip bu işkencelerden pişmanlık duymadığını dile getirmiştir. İşkence konusunda ek olarak ”Sorgulama için başka çaremiz yoktu, bunlara işkence demeyebiliriz. Sorguya almak bile bir işkence olarak görülüyor Türkiye’de. Gözleriniz bağlı karanlık bir odada oturmak da işkencedir. Dünyanın var oluşundan beri insanlık tarihinde hep işkence olmuştur. Avrupalıların ve Hristiyanların yaptıklarına bakın. İşkenceden işkenceye fark var.” demiştir ve ”Devlet için yapılan her şey mübahtır” diye eklemiştir.
1996 yılında Çiller’den boşalan başbakanlık koltuğuna Mesut Yılmaz oturmuştu. Yılmaz göreve gelir gelmez ilk iş olarak Mehmet Eymür’ün altında çalışan 50 kişilik ekibi devre dışı bırakmak olmuştur. Yılmaz bu hamlesini şu sözlerle savunacaktı; ”Eymür’ün ekibi MİT içinde çeteleşmişti. Bu tür yasa dışı faaliyetlere geçit vermeyeceğim.” Ayrıca Doğu Perinçek, Mehmet Eymür’ün Çiller Özel Örgütü’nde yer aldığını iddia etmiştir.
Mehmet Eymür Susurluk Skandalı’ndan sonra kamuoyunda ikinci MİT raporu olarak bilinen raporu hazırlamıştır. Raporu üstlerinden izinsiz hazırladığı gerekçe edilmiş ve rapor yine ilk raporda olduğu gibi basına sızdırılmıştır. Aydınlık Dergisi’ne sızdırılan rapor kamuoyunda büyük ses getirmiş gazeteciler rapor üzerinde aylarca tartışmıştır. Tüm bu gergin olayların ardından Türkiye dışına ataması gerçekleşmiştir. 1997 yılında Washington’a yollanmış ve orada istihbarat teşkilatları ve güvenlik firmalarında MİT temsilcisi olarak görev yapmıştır. 1998 senesinde Alaattin Çakıcı’nın yakalanması üzerine tekrar Türkiye’ye çekilmiştir. Türkiye’ye döndükten sonra kısa bir süre daha aktif görevde bulunan Eymür’ün istifası istendi ve istifa etmeyi kabul etmedi. Bu durumu kabul etmeyince hakkında MİT yasasının 19. maddesi işleme kondu ve Ekim 98’de başbakan Mesut Yılmaz’ın onayıyla Şeker Fabrikaları’na müşavir olarak atandı. 1999 senesinde ise MİT’teki aktif görevinden ayrıldı. MİT’ten ayrıldıktan sonra hakkında irili ufaklı bir çok söylenti çıkmıştır. MİT’ten ayrıldıktan bir süre sonra Türkiye’yi tamamen terk edip Amerika Virginia’ya taşındı.
Eymür ABD’ye yerleştikten sonra 2000 senesinde Türk derin devleti ile Türk mafyasının arasındaki ilişki ve bağlantı ağını yazdığı bir internet sitesi kurdu. Sitede yayınladığı haberlerden dolayı hakkında DGM’de yargılama başlatıldı. DGM Savcılığı yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
İşte devletin kara kutusu, bir dönemin istihbarat dünyasının ağababası Mehmet Eymür’ün hayat hikayesi böyleydi. Son olarak 13 Ocak 2024 tarihinde 80 yaşında Başakşehir Çam ve Sakura Şehir hastanesinde KOAH hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.
