Türkiye’nin Göçmen Krizi Konusundaki Büyük Sorunlarına Dair Analizler

Türkiye'nin Göçmen Krizi Konusundaki Büyük Sorunlarına Dair Analizler

Türkiye’de her insan bir yandan şanstır bir yandan da yüktür. Çünkü vatandaşa yapılan her bir yatırım ülkeye birbiriyle uyumlu, üretken bireyler kazandırmak içindir. Ancak toplumun kaliteli insan yetiştirmekte zorluk çektiği artık aşikâr. Türkiye’nin en büyük sorunu nitelikli insan yetiştirmekte zorlanmasıdır bana göre. Eğitim seviyesi düşük, okuduğunu anlama oranı düşük; bu da doğrudan toplumun refahını ve geleceğini etkileyen bir faktör.

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kapitalist düzenin en önemli gücü kaliteli insan kaynağı. Almanya yıkıldıktan sonra kısa sürede ayağa kalkabilirken, Türkiye’nin benzer bir durumdan aynı hızla çıkmasına imkan yoktur. Bu durum insan kalitesiyle yakından alakalı bir durumdur. Ülkedeki eğitim verileri okuduğunu anlamada dünya ortalamasının gerisinde olduğumuzu gösteriyor.

Kadının Toplumdaki Yeri

Bir diğer sorun ise, kadının toplumsal yaşamdaki rolü. Türkiye, bir çok İslam ülkesine kıyasla Mustafa Kemal Atatürk’ün inkılaplarıyla bu alanda iyi bir yere gelmiş olsa da hâlâ bazı eksiklikler var. Kadınlara eğitim ve iş hayatında yeterli fırsat verilmeden toplumsal ilerleme sağlamanın mümkünatı yoktur.

Özellikle kırsal alanlarda kadınların sosyal yaşama katılımı sınırlı ve genellikle aile içinde biçilen rollere mahsus. Bu durum kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya çıkarabilmelerini engellerken, toplumun gelişimine de ket vurmakta. Türkiye’deki kadınların iş gücüne katılım oranının dünya standartlarının altında olması yalnızca ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda toplumun yarısını oluşturan insan gücünden mahrum kalmak anlamı taşıyor. Eğitim bu noktada kadının özgürleşmesi ve ekonomik bağımsızlığını kazanması için kritik bir öneme sahiptir.

Kaçak Göçmenler ve Sapkınlar

Türkiye, özellikle son on yılda planlı bir şekilde olduğu çok aşikâr olan yoğun göç dalgaları ile karşı karşıya kaldı. Özellikle Suriye ve Afganistan’dan gelen göçmenler, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dokusunda tamiri zor tahribatlara yol açtı ve açmaya da devam ediyor. Bu planlı ve sinsi göç dalgaları ekonomik sosyal ve kültürel tahribatların yanı sıra güvenlik ve asayiş sıkıntılarını da beraberinde getirdi. Kaçakların ve göçmenlerin yoğun bulunduğu bölgelerde ekonomik yüklerin artması ve yerel halk ile mülteciler arasındaki uyum sorunları, sosyal tansiyonun zaman zaman yükselmesine neden olmakta. Türkiye gibi toplumlarda mültecilerin yerel kültürle uyum sağlamaları bekleniyor ancak bu Ortadoğu coğrafyasından gelen medeniyet görmemiş tipler için bir ütopya.

Ayrıca bu göçmen sorunu sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunudur. Büyük göç dalgaları tüm ülkelerdeki toplumsal uyumu zedeler. Ülkemizdeki medya ise bu durumla resmen yüzleşmek istememekte. Televizyonlara bu konuda yetkin ve uzman kişiler yerine sürekli aynı isimleri görüyoruz. Her konuda uzmanmış gibi konuşan kişiler toplumsal algımızı da olumsuz etkiliyor. Medya artık bu konuda elini taşın altına atmalı ve gerçekten uzman kişilerin bu sorunu sadece ekonomik bir mesele olarak değil, kültürel ve sosyolojik açılardan ele alıp o şekilde anlatmaları gerekir.

Türk toplumunun karşı karşıya olduğu bu sorunların çözümü her şeyden evvel sağlam bir eğitim sistemine dayanıyor. Kaliteli eğitim, bireylerin ekonomik bağımsızlıklarını gerçek anlamda kazanmalarını sağlayacak ve onları toplumsal meselelere daha duyarlı bir vatandaş haline getirecek. Eğitimlenen ve bilinçlenen toplumlar da daha sonra başlarına geçecek yöneticilerini daha iyi seçecek. Kıssadan hisse vesselam!

ETİKETLER
Haberi paylaş
Kaleme alan:Alper Ersoy
Alper Ersoy, toplumsal gündem ve iç güvenlik hakkındaki uzman yazıları ile ciddiyet.com.tr haber sitesinde sizlerle.
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir